Şu ortamda Trabzon deplasmanında gelen galibiyete mutlu olurum. Galatasaray adına iyi futbol yok, iyi futbol adına da doğru hava yok. Kaosa doğru sürüklenen bir görüntü, taraftar isyan halinde. Mersin İdman Yurdu karşısında gelen beraberlik, Atletico Madrid'e karşı alınan kolay mağlubiyetle birlikte Trabzonspor maçında Selçuk İnan'ın yokluğu çoğumuzu bu maç için umutlu kılmadı. En azından kendim için konuşabilirim.
Mbia, Okay Yokuşlu ve Mehmet Ekici karşısında Bilal Kısa & Jose Rodriguez ikilisini düşünmek beni sıkıntıya sokuyordu ki Ekici yerine Özer Hurmacı'yı gördüğümde Trabzonspor orta sahası daha da sert bir görüntüdeydi ama Bilal Kısa & Jose Rodriguez ikilisinin hiç sırıtmadığını söyleyeyim. En azından dayak yer bu orta saha dediğim ortamda bu olmadı, ikinci yarıda iş koş koş hücuma dönene kadar.
Sevindiğim nokta şu, takım gibi oynamaya çalıştık. Bir plan var, tam anlamıyla uygulayamadık belki ama doğru bir plan vardı. İlk yarıda da bunu başardık diyebilirim. Sakin kaldık, dikine oynamaya çalıştık, belki pozisyon üretemedik ama ayakta kaldık. Jose Rodriguez'in dikine çıkışları değerliydi, Bilal Kısa ise oyunu sakin kıldı ama Burak Yılmaz orta sahaya gelip, geriye pas oynamaya çalıştıkça Galatasaray kiminle pozisyon üretebilirdi.
Bu süre zarfında da Trabzonspor'un bulduğu pozisyonlar var. 1.10 boyundaki Marin'in vurduğu iki net kafa mesela ya da Semih Kaya'nın N'Doye yi kaçırdığı anlar. Galatasaray savunması iyi değil, her maç sonunda neredesin Chedjou diyoruz ama Semih Kaya ortalıkta yok. Denayer'i de mecburen sağ bekte kullanıyoruz derken doğru savunma hattı yok, sadece Hakan Balta var. Yıllanmış şarap misali, romantik bir futbolsever olsam her maç sonunda Hakan Balta için bir şiir yazarım. Yine mükemmel oynadı.
Erkan Zengin, Denayer'i çok zorladı. Boş kaleye kaçırdığı bir gol var, bir de Denayer'in penaltısı. O anlar bizi Allah ve hakem kurtardı derken oyunun koş koşa döndüğü dakikalar. 45 ve 70 arası. Galatasaray orta sahası düştü, geriye koşamadık ve Trabzonspor çok pozisyon buldu. İlerisi adına sıkıntı, o dakikalarda gol yememek ise Galatasaray için büyük şans.
70'den sonra ise Galatasaray'ın akıllı oynadığı dakikalar geldi. Cavanda'nın sol beke geçmesi, Salih Dursun'u sağa almak, N'Doye den sağ açık yapmaya çalışmak Şota'nın eksisi ama Galatasaray hızlı gelmeye başladı, Trabzonspor'un aldığı risk iyi değerlendirildi. Sakatlık asla şans olmaz ama Burak Yılmaz'ın oyundan çıkması da Galatasaray'ı hücumda tutan unsurlardan biri oldu. Umut Bulut yine bitiremedi ama kaos yarattı, orası net. İlk gol de öyle geldi. Podolski & Sinan Gümüş değişikliğinde de bir artı vardı ki o da Sinan Gümüş'ün yürüyedurması. Kaleyi gördüğü her an etkili vuruyor, çok büyük bir gol silahı ki üzerine gitmeli. Gaziantepspor karşısında 11'de oynatırdım mesela.
Sinan Sneijder Yasin
Podolski
Bu hücum hattı için şartların oluştuğunu düşünüyorum. Burak Yılmaz'ın kenara gelmesi lazım ki çok köü durumda.
Gelecek adına büyük bir ışık yok belki ama doğru oynamaya çalıştığımızı, takım olmak yolunda adım atmaya çalışmak güzel. Bilal Kısa'nın net katkısı, Jose Rodriguez kazanımı, Hakan Balta'nın yıllanmış şarap tadı ve Sinan Gümüş'ün yürüyedurması. En önemlisi de bu kötü havadan çıkan Trabzonspor galibiyeti. Şu 1 hafta mental anlamda toparlanmak adına şans..