Aslında onun için yazılacak çok bir şey yok, hayal kırıklıkları listesinde bir isim daha. Üstelik çok fazla hatırlanan, geldiğinde beklenti yaratan, çok şeyler beklenen bir futbolcu da değildi. 2007 - 2008 sezonunun devre arasında Galatasaray'a katılan isimlerden biriydi. Orta sahaya bir sertlik, direnç getirmesi için transfer edilen bir isimdi, Adnan Sezgin hamlesi diyelim aslında. Kiralanmıştı, yüksek maliyet yoktu, tutmadı ve gitti. İşin özeti bu aslında.
2007 - 2008 sezonu denildiğinde Emre Güngör'ü konuşmak lazım, farkı yaratan o olmuştu çünkü. Song'un Afrika Kupası'na katıldığı dönemde o boşluğu müthiş doldurmuş ve formayı bırakmamıştı. Şampiyonlukta da payı büyüktür ama Barusso için bunları konuşmak imkansız. Roma'dan kiralanmıştı aslında, sezon başında da Roma'dan Nonda gelmişti mesela. Belki yine aynı kaynak üzerinden gerçekleşen bir hamleydi ama Barusso'nun Mehmet Topal'ı geçtim, Mehmet Güven'i dahi kesemediğini gördük.
Galatasaray'a geldiğinde 24 yaşındaydı, tutsaydı aslında iyi bir gelecek onun olabilirdi. 3 maçı var Galatasaray'da. Deplasmanda oynadığımız Leverkusen maçını ve attığı penaltı golünü hatırlıyorum mesela. İçeride kaybettiğimiz Kasımpaşa maçı var ve bir maçta daha şans buldu. Toplamda 3 maçı var ama şampiyonluk kutlamalarına baktığımızda herkesten daha çok sevinmiştir. Sempatik bir futbolcuydu, eğlenceliydi.
Galatasaray sonrası fena değil aslında, İtalya'da kötü bir kariyer yaşadı diyemem. Roma onu birçok İtalyan takımına kiraladı ve iyi kötü bir İtalya kariyeri yaptı diyebiliriz. Hala İtalya'da gerçi, şimdilerde alt liglerde takılıyor ama kariyerinin yüzde 90'ı İtalya'da geçti. Roma'nın onu transfer ettiği dönem iyi bir potansiyeldi, o potansiyelini de hiç yansıtamadı ama İtalya'nın orta sıra takımları adına aranan yüz oldu. Roma sonrası tek yurt dışı deneyimi Galatasaray, onda da bir yarım sezonu var, hayal kırıklığı ile geçen.