Tudor'un pr'ından bahsetmek istiyordum ama vazgeçtim, bu konuda yazacağımı yazdım zaten. Bu pr içinde de Juventus ve Hırvatistan formasıyla başarıları, birlikte oynadığı futbolcular var. Özellikle Juventus bu konuda bir okul, günün önemli teknik direktörlerini çıkardılar ve Lippi, Ancelotti gibi teknik direktörlerin tedrisatıyla.
Conte mesela, önce Juventus şimdi de Chelsea ile yaptıkları ortada. Zidane ya da, Real Madrid'in başında. Deschamps aynı şekilde değerli bir teknik adam ya da Inzaghi, Ferrara, Cannavaro gibi teknik direktörleri de konuşuyoruz zaman zaman. Tudor de o yolda bir teknik direktör, potansiyel bir isim, geleceği olduğu söyleniyor ve Galatasaray onun adına önemli bir çıkış noktası olabilir.
Yukarıda yazılanlar Tudor'un Socrates dergisi röportajından, Batuhan Hakcıl paylaşmış. Hepimizin katılacağı, doğru şeyler söylüyor. Özellikle de ülkemiz açısından baktığımızda. Bazı önemli futbolcuların ileride teknik direktör olmalarını hayal ederiz, o isimlerin de daima bir kredisi olur ve "camianın evladı" kimliğiyle göreve gelebiliyorlar. Genellikle de başarısızlıkla sonuçlanıyor bu, sonrasında o "camianın evladı" dediğimiz ismin futbolculuk kariyerini dahi bir kenara bırakabiliyoruz, güne odaklandığımızdan. Bülent Korkmaz, Hagi gibi örneklerde yaşadık bunu.
İyi bir futbolcu olmak başka, iyi bir teknik direktör olmak ise çok başka. Futbol oynadığınız dönem gelecek için düşünceleriniz önemli bu konuda, futbolu bıraktıktan sonra verilebilecek bir karar değil. O günlerden planlamanız, kendinizi geliştirmeniz, gözlemlemeniz gerekiyor.
Tabii bunda esas etmen "karar verenler", yani futbolu yönetenler. Ülkemiz takımlarına bakıyorum, gelen yönetimler zaten futbolu yönetme sevdasıyla bu işe başlıyorlar. Kendi şirketlerinde işi bilene bırakırlar, amaçları başarılı olmak ve büyümektir. Futbola baktığımızda ise çoğu kulübümüz, hadi ben Galatasaray diyeyim, iş bilene bırakılmaz, herkes kendi reklamına bakar. Tablo da bu olur doğal olarak. Haliyle de şu noktada Tudor istediklerini ne ölçüde yapacak inanın bilmiyorum..