Fenerbahçe maçı kadrosunu gördüğümde yazdığım gibi, Tudor'un da talimatla iş yapmaya başladığını düşünüyorum. Riekerink için de aynı şeyleri yazıyordum, Tudor da o yola girdi. Kendi inandığı doğrulardan vazgeçmesi çok sürmedi, bu 4-2-3-1'in ve oyuncu tercihlerinin Tudor'la çok fazla alakası olduğunu sanmıyorum. Sen talimatla iş yapar ve kendi inandığın doğrularından vazgeçersen, gün gelir o talimat verenler seni yer.
Tudor konusunda heyecanlıydım, gelecek adına umutlandım ama yaşadığım hayal kırıklığı büyük. Adalet kavramını ön plana çıkarıyordum, iyi durumda olan oynuyordu ilk etapta. Taktik esneklik beni heyecanlandırıyordu, Galatasaray'da uzun zamandır görmediğimiz bir olaydı. Sneijder kaynaklı 4-2-3-1 içinde savrulup gidiyorduk, Tudor'un bu esnekliği göstermesi değerliydi ama bu kadro Riekerink kadrosu, Tudor'dan geriye ne kalıyor bu durumda.
Çelişkiler ise Tudor'un en büyük sorunu. Akıl tutulması yaşadığı anlar oluyor, belki de baskıyı kaldıramamasından dolayı. Büyük takım hocası olmak başka mesele, Tudor'un şu aşamada bunu kaldırabildiğini sanmıyorum. Medya ilişkisi, yıldız oyuncu yönetimi ya da bunun gibi konular, henüz Tudor'un dirayetli durabildiğini görmedim. Sneijder bir örnek, Bruma ise en büyük sınavı. Şu an ihale Bruma'ya bırakılmış gibi, ne büyük bir hata.
Bruma'nın 18. dakikada oyundan alınmasının bir mantığı yok. Garry Rodrigues o dakika itibariyle Bruma'nın yapamadığı neyi yapabilirdi ki? Saygısızlık yaptığından bahsetti Tudor ama 18. dakikada oyundan almak mı ceza. Sneijder yerine Josue'yi oynattığında adalet anlayışını övdük, hak edenlerin üzerine daha çok eğildiğinde. Bruma oynamayı hak ediyor, şu tabloda takımın bir numaralı ismi. Bruma'yı yönetmek gerekir, kabul edelim ki Riekerink bunu iyi başardı ama Tudor kaybetmek için çabalıyor.
Kasımpaşa maçıyla alakalı konuşacak çok fazla konu yok, Galatasaray'ın iflası ortada. Bursaspor maçının ölçü olmadığını düşünüyordum ama en azından takımın coşkusu hoşuma gitmişti. Kasımpaşa maçında coşkudan eser yoktu, ruh hali ilk dakikadan bu yana ortadaydı. Bruma / Garry Rodrigues değişikliğiyle de Galatasaray yaratıcılığını kaybetti. Zaten hücum organizasyonun yok, sadece topa sahip olma ve pas üzerine oynuyorsun ama en büyük silahın 18. dakikada kenara geliyor. En azından Eren Derdiyok daha erken oyuna girseydi, en azından ceza sahasına orta denerdin, rakip savunmayla biraz daha boğuşurdun. Tudor ise 7. dakikada ısındırmaya başladığı Eren Derdiyok'u 77. dakikada oyuna aldı.
Sen Başakşehir karşısına bile Josue / Selçuk İnan ikilisiyle çıkmadın mı? Tolga Ciğerci ilk sarısının ardından ben atılacağım diye geziniyordu, biraz daha hücum diyerek neden Tolga Ciğerci / Josue değişikliğini yapmadın. Eyvallah, bu takımı Tudor kurmadı ve bu büyük bir handikap ama bazı şeyler bariz, görülüyor. Hamlesizlik benim canımı sıkıyor, nerede kaldı bu adamın taktik bilgisi. Tudor'u övdüğümüz noktalar vardı, hepsini unuttu. Beşiktaş maçında eleştirildi ama maça hazırlığını öyle beğenmiştim ki, ayrıca doğru oynadığımızı da düşünüyorum. Kalmadı o görüntü, Tudor ilerleyen haftalar içinde tükendi.
Hakemi konuşmak bu maçın mazereti asla değil ama verilmeyen penaltı ve dönüşünde yenen 2. gol. Sezon içinde konuştuğumuz şeyler, hakemlerden yana görüntü bu. İsyan etmiyoruz biz de bu duruma karşı, Galatasaray'ın aleyhine hareket etmek çok kolay. Galatasaray ağırlığını yitiriyor, vasat bir görüntüye büründü dediğimiz nokta bu.
Maçla alakalı yapılacak yorum yok dediğim gibi, iflası izliyoruz. Tudor'dan geriye bir şey kalmadı, yeni sezonda Galatasaray'ın başında göreceğimizi de sanmıyorum. Kaldıramadı ağırlığı, yanılgım çok büyük, beklentim vardı. Galatasaray zaten kötü yönetiliyor, Tudor'un yerine gelecek isim de yüksek ihtimalle başarısız olacak. Sorun teknik adam kaynaklı değil ama Tudor'un da hayal kırıklığı yaşattığını söylemem lazım. Tudor'a yönelik iyi gördüğüm her şey kayboldu çünkü, kendi inandığı doğrulardan vazgeçmesi uzun sürmedi, o da birilerinin güdümüne girdi..