Sevmek ayrı, eleştirmek ayrı. Geçmiş üzerinden günü konuşamayız ya da bugün olanların geçmişe negatif bir etkisi olmaz. Bugün Muslera'yı eleştirmek nankörlük olmuyor, yeri geldi kimleri kimleri eleştiriyoruz. Hagi'nin teknik direktörlüğünü yerden yere vurduk mesela, bu Hagi'nin Galatasaray için öneminden ne eksiltti. Fatih Terim dahi eleştirildi, Bülent Korkmaz'lar ya da bu seviyede nice isimler. İsim kıyası da değil bu, kötü durumdaysan kötü denir.
Muslera da iyi durumda değil, bunu söylemek nankörlük etmek, geçmişe ihanet değil. 2 senedir durum böyle, maalesef geriye gidiyor. Beşiktaş maçının kırılma anı da 45. dakikada Muslera'nın yaptığı hata, bunu söylemek ayıp değil. Galatasaray tarihinin gördüğü en büyük kalecilerden biri (hatta benim izlediğim en iyisi), kaleciliğinden öte karakteriyle de Galatasaray efsanesi diyeceğimiz isimlerden. Günü konuşunca neden bunlara ihanet ediyormuş gibi algılanıyoruz.
Muslera'ya kadar birçok sorun sayarım ve yazıyoruz da. Bu ayrı konu ama Muslera da o sorunlar içinde konuşulacak. Bir istatistik vereyim, bu sezon kaleye gelen şutların yüzde 64'ünü kurtarmış ve ligde 12. durumda. Daha iyisini izledik, yeri geldi şampiyonluktaki bir numaralı silah oldu. Geçenlerde yazdım, Taffarel sonrası yaşadığı büyük bir düşüş var. Dokunulamıyor, orada kendi hükümdarlığını kurdu ve yeri geliyor Frans Hoek gibi Dünyanın en iyi kaleci hocalarından biriyle çalışmak istemiyor. O gün buna anlayışla bakmıştım, bugün hata yaptığımı kabul ediyorum.
Sorunlar büyük, Muslera da şu aşamada onlardan biri. Toparlanmasını bekliyorum, bu kalitede bir kalecinin göstereceği performans böyle olmamalı. Galatasaray'ın en güçlü tarafı kalesiydi, bugün ise her duran topta bir "acaba" sorusu geliyor. Sevgim, saygım sonsuz. Demiyorum ki kesilmeli, böyle olmalı, şöyle yapılmalı. Muslera'yla devam edeceksiniz tabii ki, yeniden yükseleceğine de inanıyorum. Derdim bu sorunun konuşulması gerektiği, kredisi çok yüksek olsa da an gelir herkes, her şey konuşulur, eleştirilir..