Fatih Terim boşta ve gelmeye hazır durumdayken ona gitmemeyi anlayamıyorum. Öyle de bir ortam var ki üstelik, sıfırdan başlıyoruz diyebilmek adına. Yönetememekten korkuyorlar, daha doğrusu ipleri hocanın eline vermekten. Uğur Karakullukçu ne güzel dedi "Can Topsakal'ın, Fatih Terim hakkında fikir belirtmesi fıkradır", Galatasaray yönetiminin özeti işte. Basketboldan anladığını iddia eden ama şubeyi sıfırlayan bir yöneticinin futbol hakkında fikir beyan edebilmesi. Söylenecek söz yok.
Fatih Terim'i getiremiyorlar, Tudor'la devam nedenleri mecburen. Bir ülke klasiğidir, "hocanın arkasındayız" denildiği an o hocanın iki ayağı da çukurdadır. Ligin ilk yarısı beklenecek belli ki, kalan 3 maça bakılacak. 3'de 3 yapabiliriz, o ayrı konu. Ocak ayında da 3-4 iyi transfer sonrasında her şey unutulabilir de, Östersunds sonrası süreç gibi. Ama ilk olası kayıpta Tudor'la yolların ayrılacağı o kadar belli ki. Hocanın gerçekten arkasında olsalar, ya da proje olsa bir derece diyeyim. Böyle bir şey de yok, Riekerink'e olan Tudor'a da olacak.
Dün de yazdım, bu demek değil ki destek vermeyeceğim. Keşke başarılı olsa, şampiyonluk yolunda yeniden inanmaya başlasak. Öz güvenimiz kırıldı, bunu tamir etmek zor.Önce 3'de 3 yapmakla başlıyor bu iş, devamında iyi bir transfer dönemi. Şu eksik, bu olmalı diye yazmayacağım, zaten herkesin bildiği şeyler. Fikstür avantajı da var, 26. haftaya kadar bir derbi yok, önümüz bir anlamda açık. Kullanmasını bilene tabii, benim güvenim fazlasıyla kırıldı.
Ayağa kalkmamız gerekiyor, nasıl yapacak bilmiyorum ama Tudor bir şeyleri değiştirmeli. Badou Ndiaye'yi öne at mesela, Belhanda'yı defansif oyun kurucu gibi kullan. Selçuk İnan'ı kazan ya da, son haftalarda bence hiç de fena değil. Feghouli'yi ısındır, biraz daha agresif oyna, şu 4-1-4-1'i hatırla bir şekilde. Oyunu okuyamıyorsun tamam da 83. dakikada dalga geçer gibi Denayer / Linnes değişikliği yapma. Ya da Başakşehir maçında her şey bitince Garry Rodrigues'i oyuna alması, aklıma geldikçe deliriyorum.