Bir anda geçen sezona döndük, Selçuk İnan / Tolga Ciğerci yazıyoruz tekrardan. Fernando zaten önemliydi, Badou Ndiaye sonrası ise iyice olmazsa olmaz noktasındaydı. Galatasaray'ın kaderini Fernando'nun durumu belirleyecek diyordum, Tolga Ciğerci veya Belhanda'nın Fernando'ya bağlı olarak performans göstermesini bekliyorum. Şu an ise Badou Ndiaye'nin gidişini yeni sindirmişken bir de Fernando'nun yokluğunu konuşuyoruz.
Tedavisinin 2. aşamasına geçildi ve buna Portekiz'de devam edeceği söyleniyor. En iyi ihtimalle 2-3 hafta daha koyuyoruz da 1 ayı bulacak bir süreç. Avantajımız fikstür noktasında, sonrası için ise Fernando'nun varlığı şampiyonlukla doğru orantılı. Mbia ismi boşuna çıkmıyormuş, onu anlıyoruz. Gün itibariyle de transferi öyle önemli ki, eğer ihtimal ise şu dakika açıklanmalı. O yokluğu ancak bu şekilde dindirebiliriz.
Bu takımın en büyük sorunu sol bek diye düşünüyorduk, orta saha konusu çok daha öne çıktı. Saçma sapan bir süreç içine girdik, ödenmeyen paralar ve kongre süreci derken kaybedilen zaman büyük. Badou Ndiaye'nin kaybı, Fernando'nun sakatlık durumunun uzaması derken son gün itibariyle bambaşka sorunlar doğdu. Keşke önümüzde 1 hafta daha zaman olsaydı, maalesef 8-9 saatlik bir zaman diliminde hamle kovalayacağız.
Hamza Hamzaoğlu'yla gelen şampiyonlukta Melo'nun sakatlandığı bir dönem vardı ve 1-2 ay yoktu. O dönem de şampiyonluk gitti derken Hamit Altıntop ortaya çıkmıştı. Badou Ndiaye'nin yokluğunu bu şekilde telafi edebiliriz diye düşünmeye başlamıştım, Tolga Ciğerci / Belhanda gibi isimleri düşünerek. Fernando için ise böyle bir hayal kurmuyorum bile, normalde de alternatifi yoktu zaten. Bu durumda ise hiç yok, en güçlü tarafımız orta sahamız derken omurga çökmüş oluyor.
Yaz dönemine inmek lazım, iyi bir kadro kurduk ama alternatif üretemedik, altını dolduramadık. Çoğu futbolcunun bir tane alternatifi yok, yokluklarında ne yaparız diye düşünüyoruz. Bu da doğru bir kadro mühendisliği olmuyor işte. İyi ki Avrupa Ligi oynamamışız, ben böyle bakıyorum duruma. Şu kadro içinde o tempoyu kaldırmak imkansız olurmuş, bugün daha farklı yoklukları konuşuyor olurduk..