Galatasaray'ın Brezilyalıları diye bir konu yazmışım zamanında. Nereden esti bilmiyorum ama Galatasaray forması giyen ilk Brezilyalıyı düşündüm. Google'den aradığımda da kendi kaynağımdan bulmuş oldum, oysa ben o yazıyı yazdığımı unutmuşum bile. İlginç olan şu ki Galatasaray forması giyen ilk Brezilyalı Taffarel'miş. Konuya dönecek olursak, Galatasaray'da hakkı yenen Brezilyalıları listeleyeyim dedim. Kapsam ise biraz "neden gönderdik"üzerine.
Lincoln
Bu tarz konularda Lincoln'ü anmadan geçmiyoruz. Hatta bu konseptin de olmazsa olmazlarından biri diyebiliriz. Her fırsatta yazarım, bu adam çok daha fazlasıydı. Galatasaray'da forma giymiş en yetenekli futbolculardan biri, kimine göre ilk 3 dahi olabilir. Yeteneği ve yaptıkları aynı ölçüde ilerlemedi maalesef. Bu sadece Galatasaray için değil, tüm kariyeri böyle. Galatasaray'da 2 sezonu var, o 2 sezon içinde imza işleri de oldu ve kendisini izlemek büyük keyifti. Yine de genel algı "hayal kırıklığı" olduğu üzerinedir. Ben bunun Lincoln kaynaklı olduğunu düşünmüyorum.
Mario Jardel
Jardel'i de Galatasaray'dan gidişi üzerine konuşmalı. Transfer olduğu dönemde fazlasıyla iddialı ve ses getiren bir isimdi. Dönemin en iyi forvetlerinden birini almıştık. Onun da Galatasaray kariyeri fazlasıyla iyi başlamıştı ve özellikle Şampiyonlar Ligi'nde taşıyıcı unsurlardan biri oldu. Bugün Gomis neyse o gün Jardel çok daha fazlasıydı. Ligin 2. yarısında ise biraz da sakatlıklar kaynaklı düşüş oldu ve gol sayısı düştü. Devamında sorunlu damgası yapıştırıldı, takımdan göndermek adına büyük bir çaba gösterildi. En son bahane de "yıllık ücretini karşılayamıyoruz" olmuştu. Yok paraya Sporting'e gönderdik, takasta aldığımız isimlerden de gram fayda sağlayamadık.
Flavio Conceicao
Herkes Felipe'yi yazmamı bekliyor ama yazmayacağım. Benim listemde Conceicao her zaman yer bulur, hakkının oynadığı dönemde yeterince verilmediğini düşünüyorum. Futbol algısıyla da alakalı biraz. Bugün Atiba ya da Fernando'yu düşünün, takımları için önemlerini. O gün Conceicao da oydu işte, içinde bulunduğu takımda aynı etkiyi gösterdi ama anlamsız beklentiler neticesinde kötü olarak anılır. Song / Tomas uyumu deriz mesela, oysa o fazlasıyla Conceicao'ydu. 4-4-2 oynuyorduk ve orta saha göbeğimiz Conceicao / Ergün Penbe'ydi. Daha ne yapabilirdi ki..
Capone
Capone'yle alakalı konu biraz daha farklı. Galatasaray'da 3 sezonu var ve bu formayı giyen en iyi Brezilyalıların başında gelir. Onu takıma Fatih Terim kazandırmıştı, Lucescu döneminin de en önemli kozlarından biriydi. Sağ bek ve stoper olarak oynayabiliyordu, her iki pozisyonda da iyi özellikleri vardı. Sorun şu, biz bu adamı neden gönderdik? Fatih Terim'in 2. döneminde başlayan değişim harekatının kurbanlarından biri de Capone olmuştu. Yaşı da 30'dı henüz, verebileceği çok şey olduğuna inanıyordum, daha doğrusu garanti bir isimdi.
Marcio
Bu adamın da hakkını verdiğimizi söyleyemem. Sorunsuz bir yedekti ve şans bulduğunda da çok iyi işler çıkardığını hatırlıyorum. 99 / 2000 sezonunda Capone'yle birlikte takıma katılmışlardı. Hakan Şükür / Arif Erdem'in arkasında güvenilir bir yedekti, Saraçoğlu'nda kazandığımız son maçta da gol atmışlığı var. Ertesi sezon da hazırlık kampında yer almasına rağmen gönderilmişti. Bu tarz sorunsuz yedeklerin kalması taraftarıyım, iş ona düştüğünde etki gösteriyordu. Galatasaray formasıyla 28 maçta 9 gol 6 asisti vardı mesela, oynadığı süreye göre çok iyi bir istatistik..