Maçın kırılma noktası Hubocan / N'Doye değişikliği ve Okay Yokuşlu'nun stopere geçmesi. 2. yarının başlamasıyla birlikte Trabzonspor etkili olmaya ve biraz olsun pozisyonlara girmeye başlamıştı. Galatasaray'ın ilk yarıda çok eforlu ve baskılı bir oyunu vardı, bunu tüm maça yaymak zor. Neyse ki bu değişiklik imdada yetişti ve Galatasaray yeniden üstünlüğü eline aldı. 2 geldi, 3 - 4 de olurdu.
Biraz laubali takılıyoruz o anlarda. Ne olursa olsun 2-0 riskli bir skor. Kucka'dan tahmin edilemez bir gol yedik, o şok anında her şey olabilir. Feghouli eleştirilmez orada, topu hafif dürtse ya da önünde dursa anında sarı kartı yer ve Gençlerbirliği maçında cezalı olur. Hakemlere güvenmiyorum, yenen basit kartları hatırlayın. Doğrusunu yaptı, o da gitti gol oldu. Muslera'nın moralinin bozulmasına üzüldüm bir tek.
Laubalilik de 2-0'dan sonra olanlar. Çok fazla boş alan buluyoruz, pozisyonlar da geliyor ama hemen hemen tüm tercihler hatalı. O son pası ilk yarıda da yapamadık, yoksa o iştah ve baskının getirisi en az 2-3 farklı sonuç olmalı. Garry Rodrigues'in maç boyunca ne yaptığını pek anlamadım, Gomis'i de aslında geçmiş maçlara oranla o kadar iyi bulmadım. Gomis yine kalitesiyle maça damgasını vuruyor, kaptığı top ve muhteşem bir bitiriş. Garry Rodrigues ise Kasımpaşa maçında attığı golden sonra sadece sağa çekip şut atmaya odaklı.
Biraz daha sakin kalmalı ve en doğru anı beklemeliyiz. Belhanda ve Feghouli'nin müthiş bir etkisi olsa da bunu desteklemek gerekiyor. İlk yarıda Mariano'nun hücumda büyük artısı vardı, ikinci yarıda onun yerini Nagatomo aldı ama iş sadece bu iki isim üzerinde kaldı. Galatasaray hücumlarında farkı bugün bireysel kalite belirledi diyebilirim. Belhanda ve Feghouli önderliğinde sonuca gitmeyi başardık. İş sakin kalmak ve en doğru anı beklemek.
İlk 11 açıklandığında "Mariano'nun maçı olmalı" dedim. Mariano ve Linnes arasında elbette büyük bir kalite farkı var ama Mariano istikrarını kaybetmişti. Bugün ilk yarıda kalitesini ortaya koydu ve muhteşem bir asist yaptı. O asistle de son 5 golün 3 asistini yapmış oldu ve ne olursa olsun ne kadar iyi bir bek olduğunun kanıtı. Son 7 haftada Mariano'nun katkısı mühim, geriden oyunu kurma noktasında en önemli futbolcu. O hücumu zorladığında ve iyi olduğunda Maicon oyun kurulurken sağ bekleşiyor. Tudor döneminin de en büyük artılarındandı, bugün aynısını izledik.
Burak Yılmaz enteresan bir futbolcu. Sadece ama sadece savunma arkasına sarkmaya odaklı ve takımını da buna zorluyor. Çok iyi bir forvet olsa da buna odaklandığında hiçbir artısı yok. Sağ olsun Serdar Aziz de müthiş bir maç çıkardı ve Burak Yılmaz'ı sindirdi. Akan oyunda ya da açık alanda gol yemiyoruz, aldığımız tüm risklere rağmen. Savunmamız mümkün olduğunca orta sahaya yaklaşık ve önde oynuyoruz. Kağıt üzerinde Burak Yılmaz için bulunmaz bir imkan gibi görünse de iyi stoperlerimiz var işte. Özellikle Serdar Aziz'in hakkını verme noktasında bir neden daha.
Selçuk İnan / Donk ikilisiyle şampiyonluğa yürüyoruz. 1 sene önce, hatta sezon başında bu söylense gülerdik. Fatih Terim'in dokunuşu öyle büyük ki yoktan var ettik. Selçuk İnan için her geçen maç "geçen maçtan daha iyiydi, belki de bu sezonun en iyi performansı" diyoruz. Donk'un ise Konyaspor maçı haricinde kötü oyunu yok, bugün de fazlasıyla iyiydi. Bu ikiliyi geçmişte tempo yönünden eleştirirdik ve genç futbolcular da değiller. Oynadığımız tempo oyununda bu isimlerin yükselmesi çok büyük bir olay.
7 maç kaldı, bu maçlara da tek tek bakıyorum. Şimdi Gençlerbirliği deplasmanı, tüm odağımız ona. Fernando'nun dönüşü de bu deplasmanda büyük artı olacak. Gençlerbirliği deplasmanı her zaman ters ve dikkatli olmak lazım. Avantajımız Ümit Özat'ın klasik düşüşü olacak. Bir anda yükselir, devamında öyle düşüş yaşar ki arkasında enkaz oluşur. Yine o evreye girdi, umarım rahat kazanırız ve son 6 deriz..