Rakibe göre kurgulanmamak, maça favori başlamak, derbi öncesi kazanırız hissiyatını yakalamak, maç öncesi "rakibi durduracağım" adı altında tercihlerde bulunmamak ve o maçı kazanmak. İşte bunun adı psikolojik üstünlük oluyor, nedeni de Fatih Terim. Son yılların felaket bir derbi haritası vardı ve Galatasaray'ın Galatasaray olduğunu unuttuğu zamanları yaşadık. Neyse ki geri dönüyoruz, hedef olarak nitelendirdiğimiz maçları bir bir geçerek.
Hücum kalitemizin düşük olduğunu düşünüyorum ve Belhanda / Feghouli kaynaklı bir durum. Sorun da rakip ceza sahası etrafında hızlı hareket edememek. Belhanda'nın şut tehdidinin olmamasından kaynaklı rakibin onun pas açısını kapatması doğal. Feghouli ise rakip ceza sahası içinde mümkün olduğu kadar fazla bulunmak zorunda ama bulunmuyor. Bu ikili son haftalarda formsuz, Beşiktaş karşısında da görüntüleri iyi değildi.
Neyse ki Gomis ve Garry Rodrigues geri döndü. Uzun bir zaman sonra Gomis'in pivot oyununu hatırladık. Gücünü müthiş kullandı, belki de en çok kafa topu indirdiği maçtır. Pepe'yi bu noktada bitirdi ve Tosic'e kırmızı kartı aldırdı. Garry Rodrigues'in ise oyun aklı noktasında eksikleri belli anlarda kendini gösterse de enerjisi ve patlayıcı özelliğini hatırladı. Çizgiye inmeye başladı, birden hızlandı ve Nagatomo'yla birlikte Gökhan Gönül karşısında büyük bir üstünlüğü vardı.
Maç başında Galatasaray adına kilit noktanın bekler olduğunu söylemiştim. Hücum formsuzdu ve son maçlarda Mariano'nun ayakta tuttuğu bir takım izliyorduk. Mariano sakatlandığında bunu handikap olarak görsem de Linnes'in mükemmel bir oyunu vardı. Quaresma ve Babel önemli kozlar, özellikle kenar ortalarında etki yaratıyorlar. Denayer'in hava savunması eksik ve Negredo oyundayken sorun yaşıyorduk. Negredo'nun sakatlığı da Galatasaray'ın lehine oldu ve tek kafacı olarak Talisca kaldı. Galatasaray bekleri hücumu domine etmeye başladığında da Beşiktaş'ın kanat etkisi kalmadı.
Nagatomo ve Linnes'in büyük etkisi vardı. Mariano'ya hücum, Nagatomo'ya ise Quaresma karşısında güveniyordum. Linnes / Nagatomo'yla ise hem hücum hem savunmada etki ettik. Garry Rodrigues'in de enerjisini eklediğimizde özellikle sol tarafı ilk yarıda çok daha iyi kullandık. Beşiktaş risk almaya başladıkça da Linnes'le de hızlı ve akıllı çıkar olduk.
Negredo oyundan alındığında Lens'i forvet gibi düşünmek ve Beşiktaş'ın kontraya dönmesini avantajımız olarak gördüm. Vagner Love de bu oyunu iyi oynardı, neden Lens bilmiyorum. Negredo havadan etkiliydi, Denayer'i çok ezdi. İş hıza kaldığında Denayer iyi oynar ve Maicon'u da bir hatası dışında çok beğendim. Quaresma ve Babel'in yerleri değişip, Talisca'yı da bir noktada 8 gibi oynatmak zorunda kalınca ise üstünlüğü bütünüyle ele aldık.
Atiba'nın handikabı büyük. Atiba / Medel ikilisi fazlasıyla atlet ve Galatasaray adına Donk / Fernando ikilisine oranla daha istikrarlılar. Atiba yerine Tolgay Arslan'ı yazdığınızda atletizminizi kaybediyorsunuz ve Donk / Fernando ikilisi fazlasıyla üstün kaldı. Galatasaray'ın maç başından bu yana orta sahada üstün olduğunu söyleyebilirim. Donk'un bu görüntüsü haftalardır devam ediyor ve Fernando da nihayet geri döndü. Hücuma da zorladı, müthiş toplar attı. 8 gibi oynayabildi bu maç, bunu beklemiyordum.
Rakibin Galatasaray yarı sahasında da kalmasına çok fazla izin vermedik. Beşiktaş'ın en önemli kozlarından biri hücum organizasyonları. Atlet hücumcuları var, şut / pas opsiyonları iyi ve topu onlara bıraktığınızda savunmanız zor. Mücadele noktasında çok iyiydik, daha güçlü kaldık ve maç ilerledikçe düşen taraf Beşiktaş oldu. İç sahada bu oyun iştahını hemen hemen her maçta gösteriyoruz, Beşiktaş karşısında da tarzımız değişmedi.
Oynanacak 3 tane maç kaldı. Rakiplere bakmadan kendi işimize bakacağız ve ipleri bırakmayacağız. Ölürüz denilen, ligin ilk yarısından dem vurulan o fikstürden en güçlü şekilde çıkmayı başardık. Hedef diye kabul ettiğimiz maçları kazanıyoruz, Tudor dönemi devam etmiyor, bu unutulmasın. Şimdi Akhisar deplasmanı, en büyük hedefimiz o..