Galatasaray'da görmek istediğim bazı isimler vardı. Eminim ki transferleri durumunda da suyun akışı bambaşka olabilirdi. Skibbe'nin Galatasaray'a gelişinin ardından Stefan Kiessling ve Theofanis Gekas gibi isimlerin transferi konuşuluyordu. Kissling'i yıllar içinde konuşmaya devam ettik, Gekas'ın ise yolu Samsunspor'a düştükten sonra ne denli bir etki yapabileceğine yakından şahit olduk.
2007 / 2008 sezonunda Türkiye Ligi'nde şampiyon olsak bile Uefa Kupası'nda o kadar başarılı olamadık. Gruptan çıkışımız da ayrı bir hikayeydi ve o dönemi 5-1'lik Leverkusen deplasmanıyla hatırlıyorum. Konya deplasmanının dönüşüydü, hiç dinlenme fırsatı bulamamıştık ve zor şartlar altında oynanan bir maçtı. Uğur Uçar'ı Konya zeminine kurban vermiştik ve onun ertesi gidilen bir deplasmandı.
O dönem Bayer Leverkusen'ın başında da Michael Skibbe vardı. Galatasaray'ın başında ise Feldkamp vardı ve yine bir değişim içindeydik. Doğru bir planlama olsa da ısrarcı olamadık. Feldkamp son 6 maç kala istifa etse de bir sonraki sezonun planlaması içinde yer alıyordu. Skibbe'nin de Galatasaray'a gelmesinde pay sahibi diye hatırlıyorum. Onu işaret etmişti ve göreve getirildi.
Skibbe'yi severim bu arada. Onun döneminde de ligde istenen noktada değildik ama Uefa Kupası'nda iyi ve iddialı durumdaydık. Önce Skibbe gitti, sonra Meira satıldı derken Uefa Kupası'nı da kaybettik. Skibbe'nin oynattığı 4-2-3-1 hücumunun tadını bugün dahi alamam. Bu düzen için de sezon başında Leverkusen'den öğrecileri olan Kiessling ve Gekas gibi isimleri konuştuk. Son gün ise Baros geldi, Nonda da rotasyonunda vardı derken o sezon adına bunu konuşmadık.
Sonraki sezonları düşündükçe bu transferlerin gerçekleşmediğine üzüldüm. Elmander destanı yazdık, mücadelesiyle sadece tek sezonuyla dahi unutulmaz bir isim oldu. Kiessling de o tarzda bir futbolcu. Mücadele yönüyle daha çok ön plana çıkıyor ve bugün 34 yaşında geldiği şu günlerde dahi bu oyunundan ödün vermedi. Düşünsenize o dönem Galatasaray'a geldiğini ve uzun yıllar kaldığını. Yeni bir efsane daha yazmış olacaktık.
Gekas da 30'lu yaşlardan sonra geldiği Türkiye'de büyük bir etki yarattı. Müthiş bir bitiriciydi, yaşı ve fizik durumuyla alakasız şekilde yazıyorum. O dönem gelse belki büyük ses getirmezdi ama çok net bir golcümüz olmaz mıydı? Kiessling'le de birbirini tamamlayacak isimlerdi, biri mücadele, diğeri bitirme noktasında. Gekas'ı çok daha öncesinde Türkiye'de izlemek isterdim, eminim ki kıracağı gol rekorları vardı.
Elmander'den kaynaklı Kiessling'i daha çok yakıştırırım tabii. Mücadele noktasında ön plana çıktığı isimler daha bir ön plana çıkıyor. Özellikle de taraftarla bütünleşebilen futbolcular diyelim. Yıllar içinde de ismini Galatasaray'la andık gerçi. Keşke dediğim futbolcuların başındadır. Gekas da Türkiye döneminden sonra geçmişe dönüş keşkelerimden oldu..