Eren Derdiyok'un gol noktasında tehdit unsuru olmadığı doğru. Hatta tehdit unsuru olamaması kaynaklı rakip savunmaların da risk almaktan çekinmediğini görüyoruz. Stoperleri orta sahaya kadar rahatlıkla çekiyor ve takımlarının boyunu iyice kısaltmaya çalışıyorlar. Burada soru şu, Fatih Hoca'nın Eren Derdiyok'dan beklentisi tehdit unsuru olması mı.
Eren Derdiyok'un 7 maçta attığı 5 golün ekstra bir katkı olduğunu düşünüyorum. En azından "gol"önceliği değil gibi, beklenti farklı. Ön alanda bir mücadele unsuruna dönüşüyor. Rakip savunmalara baskı, hava hakimiyeti ve daha önemlisi de orta sahaya yaklaşarak Garry Rodrigues'e yarattığı boşluklar.
Gol anında olması gereken yerde değil mesela. Bu önemli bir eksiktir ve Gomis'e göre de farkı bu. Gomis bir tehdit unsuruydu ve hücum ona attırmaya odaklandığında 29 golü de buldu. Fatih Hoca'nın istediği bu değil, sorun da orada. Takımın forveti değil, forvetinin takımı oynatmasını bekliyor. Gomis'le kopan bağın temelinde bu var.
Eren Derdiyok şu an bir mücadele unsuru. Kasımpaşa ve Lokomotiv Moskova karşısında bu işi iyi yaptı. İstikrarından da çekiniyorum, özellikle sakatlık konusunda. Cornelius'u almak bu yüzden önemliymiş işte. Hocanın ne istediğini ve düşündüğünü Cornelius transferinde az çok görmüş olduk. Eren Derdiyok'un alternatifi yok, bu da büyük sıkıntı.
Hoca da ısrar edecek, mümkün olduğunca Eren Derdiyok'u sahada izleyeceğiz. Onyekuru forvet olur mu, sahte 9'lu düzen gelir mi diye düşünürken şimdilik bunlar rafa kalktı. Galatasaray'ın hız ve tempo gibi iki tane olmazsa olmazı var. Temponun kalbi Badou Ndiaye olurken, hız için Garry Rodrigues ve Onyekuru öne çıkacak.
Eren Derdiyok'un önemi de bu isimlere yaratacağı boşluklar. Bu bir hücum planıdır işte ve yavaş yavaş gelişmeye başladığını görmek güzel. Galatasaray'ın hücum setlerine ihtiyacı var. Eren Derdiyok da bu düzen içinde gelişim sağlamaya, temel parça olmaya başladı. Yine de Ocak ayında gerçek anlamda iş görecek ve gol tehditi de oluşturabilecek bir forvete ihtiyaç var.
