Son yılların en ağır temposunu ilk yarıda izledik ve koca bir 45 dakika çöpe atıldı. Pas pas pas ve pas akışı o kadar ağırdı ki hücum adına bir şey ifade etmedi. İlk yarının son 10 dakikasındaki hareketlilik nasıl fark yarattı izledik. Bu kadar ağır futbolla bir yere varamazdık ve temposuzluğu da Sinan Gümüş, Garry Rodrigues ve Onyekuru gibi isimlere yazdım. Hücumda hiçbir hareketlilikleri yoktu.
Porto karşısındaki açık alanları bulamayacağımız bir gerçek ve bu üç isim de topu önüne isteyen, açık alanda daha iyi isimler. Yine de Porto deplasmanında mücadele ve Sinan Gümüş'ün ön alandaki hareketliliği vardı. 2. yarıda Sinan Gümüş biraz daha sahte 9 gibi oynamaya başlayınca etki göstermeye başladı. Pas hızı arttı, Alanyaspor savunmasını da açmayı başardı. Belki bu sefer de Boffin karşımıza çıktı ama doğru oyunu oynadık.
İlk yarıdaki oyunda Fernando gereksiz durur. Zaten top sende, ısrarla pas yapıyorsun ve Fernando / Badou Ndiaye ikilisinin pas kalitesi çok yüksek değil. 2. yarıda biraz daha hareket gelip, Belhanda da ipleri tamamen eline alınca oyun kalitesi bir anda yükseldi. Belhanda'nın belki de en iyi deplasman maçıydı bile diyebilirim. Zaten hareketli bir oyuncu, buna sorumluluk aldığını eklediğimizde oyunun hızı artıyor.
Bunun üzerine bir de forvetinizin ön tarafta duvar olması ve top tutması lazım. Öyle bir isim de kadroda olmadığına göre 2. yarıdaki ya da Porto karşısındaki tarzda oynamak gerekecek. Garry Rodrigues tarafında sorun var yalnız, beklenen etkinin çok gerisinde. Feghouli'yi onun yerine aldığımızda topa daha da sahip olduk ve hücumda biraz daha hareket geldi. Sabırlı olsak bu şekilde de gol gelebilirdi ama Fatih Hoca risk almayı tercih etti.
Maçı da Fatih Hoca'nın aldığı risk üzerinden yorumlamak gerekecek. Kimine göre çağ dışı bir hareket gibi görünebilir ama eldeki alternatifler bu işte. Kenardan oyuna alabileceğin bir forvetin yok ve hoca da iki uzun defansif oyuncusunu hücuma attı. Belhanda'yı çıkarmak hücumdaki pas aksiyonunu aşağı çekse de kenar ortalarıyla etki etmeye çalıştık.
Maçın genelinde de bu ortaları çok izledik, özellikle ilk yarıda. Orta kalitemiz düşük, daha doğrusu top havalandığında kafayı vuracak bir futbolcumuz yok. Hoca da oyunu tamamen oraya yıkayım diyerek önce Maicon, devamında Donk'u oyuna aldı ve gol geldi. Eldeki malzemeyle ancak bu kadarı olur ve Fatih Hoca şaşırtmaya devam ediyor.
Haliyle de bu galibiyet Fatih Hoca'ya yazılır. Risk aldı çünkü, iyi / kötü bir plan ortaya koydu ve sonucu aldı. Başka bir maçta bu tutar mı bilmem ama Antalyaspor karşısında galibiyeti getirdi. En azından Ocak ayına kadar şapkadan tavşan çıkarmaya devam edeceğiz. Şampiyonlar Ligi dönüşleri de fazlasıyla zorlu. Hele ki 72 saat sonra böyle bir deplasmanda. Futboldan ziyade sonuca odaklı olmak durumdayız..