Bu tarz deplasmanlar adına "daha ideal" takım olduğumuzu düşünüyorum. Porto deplasmanı belki kaybetmiştik ama oynanan oyun fazlasıyla umutluydu. O gün bitiremedik, maalesef sezonun en büyük eksikliği. Schalke 04 maçının özellikle ilk yarısı da bundan farksız değil. Her şey daha farklı olabilirdi. Deplasman adına ideal takımsın, hızlı oyuncuların tempo ve açık alanlarda besleniyor ama bir o kadar yeteneksizler.
Belhanda, kanatlarının ağzının içine pası atıyor. Onyekuru ve Garry Rodrigues'i yüzde 100'lük pozisyonlara soktu. Onu artık gol yapacaksın, iş Belhanda'dan çıkmış. Ya da Belhanda rakip kaleciye baskı yapıyor ve yine pozisyon oluşuyor. Bu sefer de sahneye Sinan Gümüş çıkarak topa dahi vuramıyor. Sosyal medyadaki insanları geçtim, maçın yorumcusu Reha Kapsal bile Belhanda'ya takmış kafayı. "Daha fazla sorumluluk almalı" diyor, cidden ısrarla bitmiyorsunuz.
Fatih Hoca'nın da hataları var. Şu maçta Feghouli'yi düşünmemeyi anlayamam. Belhanda'nın tek başına organize etmeye çalıştığı bir takım bu. Hücumdaki oyun aklı mümkün olduğu kadar az. Sinan Gümüş ise her maç ısrarla 11'de. Sağ kanadında da oynayan o, forvetinde de. Onyekuru'yu en öne atmak ve Feghouli'yi sağ kanada yazmamak "kural" mı oldu.
Onyekuru da ayrı alem. Oyun içinde hiç yok, hatta olumlu herhangi bir hareketini göremedim. Sinan Gümüş yine kayıplarda, Garry Rodrigues de kaçırdığı gol dışında piyasada yok derken kim yapacak hücumu. Buna rağmen pozisyon bulabilmek Galatasaray adına büyük işmiş. İlk yarıda bekleri de iyi kullandığımızı düşünsem de oyunu ısrarla sol tarafa yıktık. Mariano kaç pozisyonda sağ tarafta boş kaldı, düşünmedik. 2. yarıda Linnes / Ömer Bayram değişikliğiyle de o kanadı kaybettik.
Muslera da konuşulması gereken çok ciddi bir konu. Neredeyse kaybedilen her maça imza atar oldu. Uçları çok keskin ve dengesiz. Çok seviyorum, büyük kaleci ama Schalke 04 karşısında yenilen iki golde de imza sahibi. İlk goldeki hatasını zaten konuşmayalım. O hatayla oyuna 1-0 yenik başladık ve buna rağmen birçok açık alan bulduk. Düşünsenize oyunun 0-0 gittiğini, belki çok daha farklı şekillenecekti her şey.
2. gol ise yine bir Muslera klasiği. Topu en olmadık yere yolladı ve kaptırılan top da golle sonuçlandı. Ömer Bayram'ı suçlayamam, o mücadele içinde kimse yardıma gitmedi. Trabzonspor deplasmanında yediğimiz ilk golü hatırlayın, pek bir fark yok. Biz bu handikaplar içinde x maçı nasıl kazanmayı düşünelim.
2-0'ın ardından ise reaksiyon dahi veremedin. Çünkü reaksiyon verecek bir yapıda değilsin. Forvete hamle yapamıyorsun mesela. En fazla Maicon'u ya da Donk'u forvete atardın ki bu da bir hamle. Selçuk İnan değişikliğini çözemedim mesela, iyi kötü bir tempomuz var derken o da öldü. Muğdat Çelik'in de böyle kapalı bir savunma karşısında kaybolacağı belli, suçu yok. 2-0'a yattık sanki, sağa pas, sola pas, geriye pas derken oyun bitti. 3-0 kaybetsek ne değişecekti.
Bu takımın kondisyonu da, mücadelesi de büyük sorun. Forvetsizliği, bitirememeyi bir kenara koyuyorum. Oyuncu profilleri itibariyle doğru bir yapı olsa da yetenek eksikliği büyük sorun. Schalke 04 olabildiğince hücumcu bir kadro sahaya sürdü ve biz bunu cezalandıramadık. Sorun şu, imkan bulmamıza rağmen cezalandıramadık. Maça da 1-0 yenik başlamamıza rağmen. Porto ve Schalke 04 deplasmanları kaybedilecek maçlar değillerdi, üzüntüm buna.