Basketbol tarafında işler iyi gitmiyor diyebilirim. Özellikle de erkek takımından kaynaklı büyük bir hayal kırıklığı var. "Bu bütçeye ne bekliyordun" diyen arkadaşlar olsa da durum öyle değil. Böyle küçük bütçelere büyük işler başaran birçok takım var. Biz de şubenin içinde bulunduğu bu zor hali Kerem Övet'le konuştuk. Sağ olsun, bizlere her şeyi en ince detayına kadar yazdı. Tekrar teşekkür ediyorum.
Sezon başında umut veren bir takımdı. Ya da çoğu insan böyle görmek istedi diyelim. Bütçeler her sezon daha da düşüyor ve bu noktada kadro mühendislikleri ön plana çıkmak zorunda. Sence kurulan bu takım kadro mühendisliği noktasında ne durumdaydı?
Kerem Övet: Aslında işin özeti şu; Umut veren oyuncuları kötü bir kadro mühendisliğiyle bir araya getirdik. Takımda bireysel anlamda bakıldığında Klobucar hariç herkes bir üst seviyeye çıkmak için bir ihtimal sunuyordu. Ancak oyuncuları seviye atlatmak için öncelikle doğru bir yapı etrafında bir araya getirmek gerekiyor.
Kerem Övet: Aslında işin özeti şu; Umut veren oyuncuları kötü bir kadro mühendisliğiyle bir araya getirdik. Takımda bireysel anlamda bakıldığında Klobucar hariç herkes bir üst seviyeye çıkmak için bir ihtimal sunuyordu. Ancak oyuncuları seviye atlatmak için öncelikle doğru bir yapı etrafında bir araya getirmek gerekiyor.
Lafı daha fazla uzatmadan söylemek gerekirse bu takımda en başından beri oyun kurucu eksikliği vardı. Aaron Harrison’la anlaşmadan önce Galatasaray Hollis Thompson gibi top yönlendirme becerisi sıfır olan oyuncuların peşinden koştu. Bugün bakıldığında doğru düzgün belki de tek top yönlendiricimiz Harrison. Düşünün yani bir de o olmasa biz ne yapacaktık…
Klobucar bu rolde düşünülerek bir kadro hayal edildiyse de Klobucar’ın oynatacağı uzun asla ve asla Auguste tipi bir uzun değildi. Haftalarca Buva’yı konuşup sonra Buva’yla oyun anlamında hiçbir ortak özelliği olmayan Auguste’u transfer ettik. Açıkçası bir şeylerin pek de doğru planlanmadığı ya da ne yaptığını bilmez halde boşta kalmış oyunculara saldıran bir teknik ekip gerçeğini görmezden geldik. Aslında bu günlerin geleceği belliydi, biz pembe gözlüklerle baktık.
Ertuğrul Erdoğan da şu aşamada hayal kırıklığı gibi görünüyor. Sezona kötü girdik, kötü de devam ediyoruz ve belli başlı sorunlar çözülmeyecek gibi görünüyor. Sen coach performansını ve takımın geleceğini nasıl görüyorsun?
Kerem Övet: Elinde bir tane oyun kurucu yokken son transferini haftalarca salt şutör üç numaralardan yana kullanmaya çalıştı Ertuğrul Erdoğan. Yukarıda anlatmaya çalıştığım olay bu. O gün uyanmalıydık işte hocada bir sıkıntı olduğuna. Çünkü coaching anlamında devam eden en büyük sorun da o noktayla bağlantılı.
Hoca her röportajında elimizde gerçek bir 1 numara olmadığından bahsediyor, aslında kendisi de farkında. Fakat inatla bu mevkinin neredeyse hiçbir gerekliliğini yerine getiremeyen Webster’da ısrar ediyor. Haftalar süren Klobucar ısrarını kırdıktan sonra şimdi de elimizdeki tek organizatör 1 numara olan Emir Gökalp’i oynatmamakta diretiyor. Üstelik her girdiğinde inanılmaz faydalı olduğu halde…
Geçen sene İBB çatısı altında Beşiktaş’ın bacadan kovacak noktaya geldiği Michael Thompson’ı almak gibi acayip bir yanlışa düşen Ertuğrul Hoca, bize de ayrı bir guard problemi yaşatmakta kararlı gibi gözüküyor. Özellikle yanlışlarından dönmesi çok uzun süreler aldığı için biz bir şeyleri değiştirecek bütçeyi ve aklı yaratsak bile işin işten geçeceğini düşünüyorum.
Ancak ne yazık ki tek problem oyun kurucu da değil. Hoca sanki elinde bir NBA kadrosu varmışçasına maç içerisinde en az 3-4 farklı beş kombinasyonu deniyor. Rotasyon hem bize benchimizin kalitesizliğinden ötürü çok zarar veriyor hem de denenen beşler birbirine uyum sağlayamıyor. Ayrıca bunlar çoğu zaman karşı takıma karşı doğru eşleşmeler de olmuyor. Takımın yaşadığı iniş çıkışların en önemli sebeplerinden biri de bu.
Bundan sonrası adına ne yapılabilir ve şu andan itibaren en gerçekçi hedef ligde kalmak mı olacak?
Kerem Övet: Bundan sonrası için yapılabilecek en iyi şey derhal bir oyun kurucu almak olacaktır. Küme düşmenin İBB ile birlikte en önemli adayı olan Afyon’a kendi sahanda yeniliyorsan artık yanlışlarda ısrar etmemelisin diye düşünüyorum. Hedefimizin şu anki kadro planlaması ve coachingle hedefi ligde kalmak olacaktır. Ne yazık ki gerçek bu...
Şunu da sorayım. Bu takımı böylesine kötü kılan en önemli unsurlar neler. En büyük hayal kırıklığını nerede yaşıyoruz ve bu işin çözümü var mı?
Kerem Övet: Biz en büyük hayal kırıklığını Klobucar ve Webster ikilisinde yaşıyoruz. Bu ikilinin paket halinde hem oyunu yönlendirmesi hem de özellikle Webster üzerinden ciddi skor katkısı vermesini bekliyorduk. Fakat ne Webster güvenilir bir skorer olmayı becerebildi ne de Klobucar güvenilir bir top dağıtıcı olabildi. Bu ikili neredeyse her maçta bireysel olarak 4-5 top kaybı yaparak oynadı. Webster şu zamana kadar takımın bana göre en büyük sıkıntısı. Ben Klobucar’dan bile büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum, çünkü düşlenen şeyler çok büyüktü onunla alakalı. Takım onun üzerine kuruldu ve onunla da dibi boyladı.
Webster’la alakalı bu kadar maçını izledikten sonra benim söyleyebileceğim şey basketbol zekası gerçekten çok düşük bir oyuncu olduğu. Topsuz oyunda oyunun sıkıştığı anları hiçbir şekilde farkedemiyor ve bu anlarda toptan kaçtığı için de arkadaşlarını sürekli top kaybına zorluyor. Top yönlendiremiyor. Ne uzunu besleyebiliyor, ne de potaya doğru delicilik üzerinden dışardaki boş adamı bulabiliyor.
Webster’ın yapabildiği neredeyse tek şey topu potaya atmak. Bu konuda da sıradan bir şutör guarda göre son derece kötü bir skorer. Savunması ise kara delik lakabını hakeden oyuncularla aynı seviyede. Takımda onun pozisyonuna alternatif olabilecek Can ve Emir gibi sene başında 3-5 dk benchten girerler diye alınmış adamlardan başka tek bir oyuncu olmayınca takım ne yazık ki mühendislik anlamında dağıldı.
Tabii tek bir sorunu da yok kadronun. Auguste gibi istikrarsız, her maç faul problemine giren bir 5 numaradan sadece günlük performansa göre verim alınca ve onun da yedeği zaten yetersiz Ege ve esas mevkisi 4 numara olan Arapovic olunca o pozisyona da güvenemiyoruz. Hayes’den skor olarak katkı alsak da birçok pozisyonda undersize kalmasının sıkıntılarını yaşıyoruz. Ayrıca onun da savunmasının inanılmaz istikrarsız olduğunun altını çizmek lazım. Bana göre Hayes özellikleri itibariyle kesinlikle bir 3 numara ve bu konuda da onu 4 numara olarak düşünüp transfer ederek yine bir mühendislik hatası yaptığımızı düşünüyorum. 3 numaradan çok daha fazla katkı verebileceğini düşünüyorum.
Uzun lafın kısası, her şey bir yana bu takımın toparlanması ve en azından maç kazanır hale gelmesi için oyun kurucu almak zorundayız. Zorundayız ve zorundayız.