Reaksiyon. Ben bu noktadayım, kaybediyorsan böyle kaybet. Gün sonunda kötünün iyisi oldu ve en azından Avrupa Ligi'nde devam ediyorsun. Şu birlik beraberlik hali, saha içindeki azim ve mücadele devam ederse gelecek adına kıpırtı var.
Bu sezon için konuşuyorum, hiçbir maçta böyle bir reaksiyon veremedik. 60'dan sonra yaşanan fizik yetersizlik bir kenara, işin daha dramatik boyutu yenen tek golün ardından yaşanan psikolojik travma. Bugün kırılmadık işte, reaksiyondan kasıt bu. Her yediği golün ardından "geri dönüyorum" mesajını veren bir Galatasaray vardı.
Mevcut oyuncu topluluğuyla ancak bu kadar iyi oynarsınız. Yine "bitirememe" sorununun ön planda olduğu bir maç. Gerçi bu sezon genel anlamda Şampiyonlar Ligi hikayesi böyle yazılmaz mı. Oynadığın 2 Porto maçında da galibiyeti hak eden taraf olmana rağmen sayısız fırsat harcadın. O Porto da grup lideri oldu.
İlk 11'i gördüğümde Badou / Donk / Fernando orta saha üçlüsünden kaynaklı "kaybetmeme" durumu ön plana çıkmış gibi görünse de ilk andan bu yana kazanmak istedik. Galatasaray "hücum" isteğini ilk andan bu yana ortaya koydu ve topa sahip taraftı. Bitirici eksikliği, Feghouli bir kenara bırakıldığında hücumun oyun aklının düşüklüğü ya da orta sahanın yaratıcılıktan uzak olması büyük handikap. Böyle bir futbolcu topluluğuyla ancak bu kadar oynardınız.
Şampiyonlar Ligi hata kabul etmiyor. Galatasaray her kaçırdığı golün ardından gol yedi. Yenen goller de bireysel hatalar, olayı sadece "hücum" boyutuyla da ele alamayız. Sadece bu maçta 2 gol atıp puan kaybetmedik, ligde de bunlar oluyor. Şu kadro yediğinden fazlasını atmak zorunda, sezon boyunca söylediğimiz şey bu. O noktada da konu yeniden "bitirememe" noktasına gelir.
2-1'le soyunma odasına girmek eminim ki herkesi mutlu etti. Geri dönüş havası vardı çünkü. 2. yarıya 4-4-2'ye dönerek Onyekuru'yu forvete almak yine doğru hamle. O an orta sahada anlamsız bir fazlalık vardı, 4-4-2 ile Feghouli biraz daha işin içine girdi ve rakip ceza sahası içinde daha kalabalık olmaya başladık. Sonrası yine pozisyon ve kaçan goller.
Feghouli büyük akıl, kimse tartışmaz. Onu kazanmak yerine haftalarca kenarda oturtmak da hata. Galatasaray formasıyla en iyi maçı olabilir, sanki Valencia günlerinden bir hatıra izlemedik mi. Feghouli'nin oyun aklı işin içine girdiğinde hücum tüm yetersizliğine rağmen varlık gösterebiliyor. Garry Rodrigues'in oynama isteği de etkendi bugün, en azından "sağa çekeyim de vurayım" yerine "rakip savunma arkasına neden sarkmıyorum ki" diye sordu. Sonucu da 2 penaltı işte.
Bugün "kırılmayan" bir Galatasaray vardı. Tüm eksiklerine rağmen direnç gösterdi, Şampiyonlar Ligi'nde olduğunun farkındaydı. Hareket, azim, biraz mücadele. Garry Rodrigues'i, Badou Ndiaye'si biraz top oynamaya niyetlendiğinde o hareketliliği gösteriyorsun. Elindeki Feghouli büyük değer, daha Belhanda dönecek. Işık var yani. Bugün Porto karşısında kaybetmiş olabiliriz ama Başakşehir karşısında da bunun devamı gelecekse güzel şeyler olacak.