İyi niyetinden kuşkumun olmadığı futbolcuları güzel hatırlıyorum. Mustafa Sarp da o isimlerden biri. Daha çok yapamadıklarıyla hatırlasak bile yeteneği dahilinde verdiği mücadeleden kuşkum yok. 2 sezon geçirdiği Galatasaray'da da bu mücadeleyi sonuna kadar vermiştir.
Galatasaray yeterliliğinde olmadığını ben de düşünüyorum. Rijkaard'ın Galatasaray'a geldiği 2009 / 2010 sezonunun bonservissiz transferlerinden biri. Söz konusu Rijkaard olunca total futbol, 4-3-3 ve orta sahanın pas / teknik özelliği konuşulur. Biz ise bu yeterlilikten oldukça uzaklardayız.
Rijkaard'ın da Mustafa Sarp, Barış Özbek ya da Ayhan Akman gibi isimlerle yapabilecekleri sınırlı. Elano gibi isimlerden fark yaratmasını bekleseniz bile ondan yana da hayal kırıklığı yaşadınız. O sezon Galatasaray formasıyla 49 maçta 4 gol 3 asisti vardı.
Sezona da fena başlamamıştı. Bir noktada sürpriz golcüydü ve hırsından formayı parçaladığı fotoğrafları paylaşıyorduk. Ne zaman ki işler kötüye gitmeye başladığında Mustafa Sarp'a sezonun ihalesini bıraktık. Oysa yapabilecekleri belliydi, onu da yaptı.
2010 / 2011 sezonu ise takım genelinde çok büyük bir hayal kırıklığı. Sezon başında kurulan kadro itibariyle başarısızlık kaçınılmazdı. Sezonun genelinde de Mustafa Sarp / Barış Özbek / Ayhan Akman'lı "bam" diye nitelendirilen orta saha ile o sezonu hatırlarız.
Rijkaard gitti, Hagi de gitti ve Bülent Ünder'le sezonu tamamladık. O sezonu ise 27 maçta 2 gol 4 asistle tamamladı. Aklımda kaldığı iki an var. Biri ligin ilk haftasında Sivasspor'a attığı gol, diğeri ise "lan Pino".
Fatih Terim takımın başına geldiğinde ayrıldı, o sezon Samsunspor'a transfer oldu. Sonra da dolaştı zaten, özellikle Bülent Korkmaz onu yanından pek ayırmadı. Hatta Galatasaray'a transferini de sağlayan o diye biliyorum.
Bugünlerde de Antalyaspor'da Bülent Korkmaz'ın yardımcı hocası. Teknik adamlık noktasında potansiyeli olduğu, taktik bilgisinin iyi olduğu söylenir. Ön yargı kurmamak lazım. Bülent Korkmaz'ın adı Galatasaray'la anıldığında teknik ekipte yine yer alacaktı.