Ünal Aysal dönemi an itibariyle sona ermiş bulunmakta. Daha önce de yazdım, kendisinin devam etmesini fazlasıyla istiyordum, o çekilmeyi tercih etti. Şu ortamda devam etmesi, ortaya koyduğu vizyonu devam ettirmesi gerekiyordu ama devamında yeni sorular bırakarak çekildi. Bunu da itiraf etmek gerekiyor.
Geçen yıllara baktığımızda, Ünal Aysal'a teşekkürü borç bilirim. Başarılı bir dönemdi Ünal Aysal dönemi. Bizler başarı kıstası olarak futbolu alabiliriz ama Aysal döneminin öncelikle başardığı şey, Galatasaray'a tekrar spor kulübü olmasını hatırlatmasıdır. Doğru yapılanma ve doğru isimlerle özellikle de basketbol konusunda Galatasaray'ı getirdiği konum ortada.
Basketbolda yarattığı istikrarın futbol ortamında kaybedilmiş olması Aysal dönemini en çok yıpratan etmendi ama Fatih Terim ayrılığında Aysal'a yüzde 100 hak veriyorum. Yaşanmaması gereken bir ayrılık olabilir ama Fatih Terim'in kendi yarattığı süreç bu ayrılığı kaçınılmaz kıldı. Bu yüzden de Aysal'ın en doğru iki kararına baktığımızda, ilki Fatih Terim'i takımın başına getirmek, ikincisi ise Fatih Terim'le yolları ayırmak. Bu önemli bir gerçek.
Vizyondan kastım ise, marka isimlerle çalışmak, tam bir Avrupa kulübü gibi hareket etmek. Sneijder, Drogba, Mancini, Prandelli gibi isimler marka isimler, herkesin bildiği tanıdığı kişiler. Bu tip hamlelerle de Avrupa'da gündem olmayı başardık, Galatasaray'ın adını Avrupa'ya yeniden hatırlattık.
Enkaz durumda aldığı Galatasaray'ı yeniden ayaklandırdı Aysal ama şu noktada yaşanan kaosla birlikte yeni bir enkaz tehlikesi var. Bu anlamda da şu noktada elini taşın altına sokan (bu kısa sürede) herkese saygım büyük, en azından tek adaylı bir seçim olmayacak. Başkan adaylarının listelerini henüz bilmiyoruz ama herhangi bir oyum, etkim olmamasına rağmen dışarıdan bir taraftar gözüyle bakarak Duygun Yarsuvat hocanın kazanmasını temenni ediyorum.