Avrupa'yı bir kenara atamazsın, Galatasaray'ın kuruluş amacı "Türk olmayan takımları yenmek". Bu gerçek nesilden nesile aktarılır, biz böyle gördük, böyle büyüdük. Sen 4 yediğin Dortmund maçından sonra, bizim için asıl hedef Başakşehir maçı diyerek, bu maçta da 4 yiyorsan şu saniye istifa etmen gerekir. Prandelli ile geçen her saniye şu andan itibaren zarardır, çok büyük ziyandır.
Galatasaray gelişmiyor, aksine geriye gidiyor. Sorun sadece Prandelli'de de değil, Galatasaraylıyım diye geçinen ama sahada ruhunu kaybetmiş başta Selçuk İnan ve Burak Yılmaz olmak üzere bazı futbolcularda. Galatasaraylılık bu değil. Daha önce de Galatasaray'ın kötü zamanlarına denk geldik ama bu kadar ruhsuz bir dönemi daha önceleri çok hatırlamıyorum.
Galatasaray koşmuyor, agresifliğini kaybetti. Dortmund maçında rakipten daha az koşman bir yana, Başakşehir bile koşu mesafelerinde sana nal toplatmış. Dortmund maçında yaptığın faul sayısı 3, Başakşehir maçında ise 9. Bu takım rakibini ısırmıyor, bu istatistiklerde ruhsuzluğun aynası.
Nereden bakarsak bakalım elimizde kalır. Pandev diyoruz, her Şampiyonlar Ligi maçı 11 başlayan adam bugün 18'de yoktu mesela. Bruma 2-3 hafta 18'e dahi alınmadı, Olcan Adın ligde var, Avrupa'da yok. Ayrıca Dortmund maçından sonra Olcan Adın ve Veysel Sarı için Başakşehir maçını düşünerek onları dinlendirdim diyorsun.
Hedef maç Başakşehir'di, hadi Dortmund maçını geride bıraktık. Bu maç üzerinden, yağmuru veya rüzgarı mazeret olarak öne süremeyiz. Yağmur ve rüzgar altında 2-0'dan 4-0'a geldi maç. Galatasaray her koşulda gol yedi, rakip kaleye gidemedi, pozisyon bulamadı.
Selçuk İnan'a bakıyorum. Ayhan Akman'ın 35 yaşındaki görüntüsü. Ama bir fark var, Ayhan Akman hırslıydı, mücadele etmeye çalışıyordu. Selçuk İnan ise kat ve kat daha fazla kazanmasına rağmen kendisine saha içerisinde sabit bir yer belirlemiş ve bir sağa atıyor, bir sola. Dikine veya araya oynamak yok, top sürmeyi zaten unuttu, şut denemez, oyunu yönlendirmez. Ve bu adama Türkiye'nin en iyi orta sahası diyorduk, geldiği hale bakın. Onu bu hale Prandelli getirmedi, bunu da belirteyim.
Burak Yılmaz'a bakalım, Türkiye'nin en iyi yerli forveti diye adlandırdığımız futbolcuya. O da Youla evrimini tamamlamak üzere, hem de Beşiktaş'a transfer olan değil, Eskişehirspor'dan sonra oradan oraya savrulan Youla'ya. Sadece ama sadece rakip arkasına koşu deniyor. Top tutmak yok, hareketli oyun yok, şut yok, hava hakimiyeti zaten yok ve sen koskoca Galatasaray santraforusun.
Semih Şentürk'e bakın, her yaşta Semih Şentürk. Bugün forvetim diyen yerli forvetten daha forvet. Bitiricidir, takımını hücumda tutar, pas yapar, hareketli oynar. Bunlar da neredeyse koca bir sezon oynamamış Semih Şentürk yapıyor, her ne kadar genç olsa bile 30'lara gelmiş Semih Şentürk. Bu görüntüye bakıp, Burak Yılmaz için konuşabiliriz.
Uğur Uçar ve Ferhat Öztorun'u konuşalım. Galatasaray çıkışlı futbolculardır ama Galatasaray sonrası kariyerleri oradan oraya savrulmakla geçmiştir, vasat görüntüyü aşamamışlardır. Onları transfer etmezsiniz, eyvallah ama bugün bakıyoruz bu maliyetsiz, bonservisi olmayan adamlar ligin en az gol yiyen takımın bekleri. Senin Veysel Sarı ve Tarık Çamdal'ından daha bek oynadılar. Biz ise bu yolda milyonları gömdük.
Doğru tercüme edilmedi (her zaman olduğu gibi) ama Melo sahada ruh gibi yürüyen futbolcular olduğundan bahsetti. Sonuna kadar da haklı. Melo'nun oyundan çıkarken üzüntüsü, Sneijder'in de yırtınması, Muslera'nın ise çaresizliği dışında ruh gösteren, karakter yansıtan 4. bir futbolcumuz yoktu bugün.
Prandelli ile Galatasaray'ın geleceği yok. Dortmund maçından sonra bu maçta da 4 gol yemesi olayın özeti aslında. Hiç vakit kaybedilmemeli, Galatasaray'ın Prandelli ile bir geleceği yok..