Hamza Hamzaoğlu Eleştirisi

Hamza Hamzaoğlu, sevdiğim ve inandığım bir teknik direktör. Karakteri de alışık olduğumuz bir karakter değil, 7'den 77'e herkesin sevebileceği bir insan. Teknik direktörlüğüne de inanıyorum, genele baktığımda da Galatasaray'da iyi işler yapıyor. Prandelli enkazından geldiğimiz nokta bu, 4. yıldız konusunda fazlasıyla iddialıyız.

En büyük başarısı da futbolcu kazanımı. Onunla birlikte yükselişe geçen isimler var, hep söyledik. Burak Yılmaz'ı kullandığı yeni pozisyon, Selçuk İnan'ın toparlanması, Telles, Bruma derken gerçekten güzel işler yapıyor, gelecek adına da pozitif izlenim veriyor ama ligin ikinci yarısında başlayan iyi gitmeyen süreçte de kendisinin maalesef hataları var.

Hatalarını da yazmamız gerektiğine inanıyorum. Kafamda soru işareti yaratmaya başlayan durumlar maalesef var.

Kamp dönemi mesela, Galatasaray'ın iyi çalışmadığını görüyoruz. En uzun tatili de biz yaptık, geri dönüşte de futbolcuların düşüşte olduğu bir gerçek. Yaşanan sakatlıklar takımın takıldığı saçma sapan hazırlık turnuvasıyla alakalı ama iyi bir hazırlık dönemi geçmediği kesin.

Bu süreçte de Hamza Hamzaoğlu'nu birçok televizyon kanalında izledik. Mütevazi bir insan olduğu gerçek ama sürekli televizyonlara çıkması, kendini ifade etmek istemesi de tartışılması gereken bir nokta. Galatasaray'ın yükselişiyle alakalı Hamza Hamzaoğlu'nun payı büyük ve medya da bu yükselişin perde arkasını öğrenmek istemiş olabilir ama henüz iş bitmemişken iş bitmiş gibi hareket etmek, sürekli birşeyleri ifade etme çabasına girmek yanlış.

Böyle bir tablo da rehaveti beraberinde getirdi. Dün Hakan Şükür de bu duruma değinmiş, futbolcuların yeterince çalışmadığındna, rehavete girdiğinden bahsetti. Bu da doğru bir yorum. O ısıran, mücadele eden takımı dün göremedik mesela, maç 2-2'e geldikten sonra Galatasaray'ın baskısını izledik ama kendi sahanda, ilk 15-20 dakikada yapman gereken şeylerdi bunlar. Rizespor maçının ilk yarısı misali, maalesef rehavete yönelik rüzgarlar esiyor, Hamza Hoca'nın bu duruma da dur demesi gerekecek.

Eskişehirspor deplasmanında oynanan kupa maçında da sevmediğim bir durum oldu. Dzemaili 11 başladı, uzun zamandan sonra formasına kavuştu. Elbette hazır değil, maç eksiği var ve bu maçlarda oynayarak hazır duruma gelecek ama maç sonunda Hamza Hoca'nın Dzemaili'ye ihtiyaç duymuyoruz ama hazır olması için oynattım demesi büyük yanlış, büyük bir ayıp. Ne olursa olsun, şans bulsun bulmasın kadroda olan bir futbolcu için böyle bir yorum yapılmamalı.

Sinan Gümüş üzerinde de hataları var. Rizespor maçında oyun 2-0'a geldiğinde oyuna alması gerekirken o Burak Yılmaz'ı tercih etmiş ve sonuçlarını görmüştük. Bursaspor karşısında ise Sabri Sarıoğlu'nun sakatlığı sonrası, en kritik yerde oyuna aldı kendisini. Kulübede ise Bruma gibi bir isim varken. Yabancı kontenjanı Bruma değişikliğine engel oldu belki ama takım üzerinde o kadar fazla değişim yaşattı ki, Sinan Gümüş de hangi pozisyonda oynadığını kavrayamadı, dolayısıyla etki göstermedi. Burada hata Sinan Gümüş'ün değil, maalesef Hamza Hoca'nın.

Ayrıca, biz Galatasarayız, rakiplerin bize önlem almasını tercih ederim demişken ve bir önceki hafta Bruma harikalar yaratmışken Bursaspor maçında Telles sol açığa çekilip, Bruma yedek bırakılmaz, bu da büyük bir hatadır. Bruma oyuna girdikten sonra Galatasaray'ın seyrinin değiştiğini de gördük, bu da kendi açıklamasına uyuşmayan bir durum mesela.

Burak Yılmaz konusunu ise zaten yazdık, çok büyük bir hata. Taraftar istemiş olabilir, Burak Yılmaz can atmış olabilir ama o konumda Burak Yılmaz oyuna girmez. Onu orada riske atarsan, Bursaspor maçında da puan kaybetmen kaçınılmaz olur. 

Hamza Hoca'nın pozitif noktası ise eleştiriye açık olması, deneyerek öğreniyor. Hatalarından ders aldığına eminim, şu ana kadar gelinen süreç bence başarılı. Daha da başarılı olmak mümkün ama son dönemde bu hataların artması, şampiyonluk yolunda engel olabilir..