O sezona yönelik konuştuğumuz bir numaralı konu Galatasaray'ın maddi sıkıntılarıydı. Kötü bir dönemdi gerçekten, ligin devre arasını hatırlıyorum da bazı futbolcular kampa katılmayacak durumdaydı.
Conceicao sezon başında ayrıldı, sezon başında kampa dahi alınmayan Saidou ile o sezonu götürdü Galatasaray. 10 numara diye beklerken Sasa İliç geldi, 22 numara. Song Afrika Uluslar Kupası'na gitti, Yalçın Ayhan fena halde dağıldı ve 1.5 sezon futbol oynamamış Emre Aşık'la kırılma anlarını geçirdi bu takım.
Allah'ı var, bir kere sesini çıkarmadı Gerets, yaşanan onca zorluğa rağmen. O zorluklar bir sonraki sezonda da devam etti ama o yolundan dönmedi. O takımı, müthiş bir hücum futbolu hatta hücum çılgınlığıyla şampiyon yapmasını bildi. Fenerbahçe'ye 6 puan bıraktığımız bir sezon ve Fenerbahçe'nin önünde şampiyon bitirdik o sezonu. Hikayenin derinlerine indikçe daha çok hikayeler buluruz.
Bu sefer kendimden bahsedeyim, gerçi her Galatasaraylının o güne yönelik yaşadığı ilginç anılar, hatıralar var.
Şampiyonluğa olan inancım çok yüksek değildi, bir önceki maçta yaşadığımız Hasan Kabze çılgınlığına rağmen. O zaman taşları yerine oturtamadım, emin olduğum ise Fenerbahçe'nin Denizlispor'u rahat geçeceğiydi. Ben de nasıl olsa şampiyon olamayız dedim ama heyecan da yaptım, evde duramadım, bizim polis lojmanlarının karşısı araziydi, spor alanı. Ses, seda, kimseler yok. Orada kafa dinledim, saate baktım ve maçlar nasıl olsa bitiştir diyerek eve döndüm. Skorlardan haberim yok, kafamda olan Fenerbahçe nasıl olsa şampiyon olmuştur.
Eve döndüğümde Galatasaray maçı bitmişti, 3-0 kazanmış ama Fenerbahçe maçı devam ediyordu, +17 uzatma dediler, Denizlispor önde derken "insanı umuttur yaşatan" diyerek heyecan kasırgası başladı. Eve sığamadım, artık skoru da öğrendim ve dışarı çıkamadım. Evin içinde volta atıyordum, radyo açamıyordum korkudan, gol yeriz endişesi. Sonra duşa girdim, suyu açtım, dışarıdaki bağırışlardan şampiyon olduğumuzu anladım ve ağlamaya başladım.
Kolay ağlamam, sinir veya hırs patlaması beni ağlatır. Play-off'lu sezonda kazanılan şampiyonlukta da böyle olmuştu, maç sonu ağlamaya başladım, o gün olduğu gibi. Emin olduğum şu ki, 14 Mayıs 2006 sezonunda gelen şampiyonluk en azından benim gördüğüm en değerli, en büyük, hikayesi en derin şampiyonluktu, çok büyük olaydı. Asla unutulmayacak, Galatasaray'ın derin Mayıs mazisine yazılmış bir tarih daha.