Muslera'nın yokluğunda Sinan Bolat mı Eray İşcan mı tartışması üzerinden düşündüm, Galatasaray'ın gördüğü en iyi yedek kaleci kim diye. Galatasaray'ın gördüğü en iyi kaleci kim sorusuna cevap vermek çok kolay ama en iyi yedek kaleci sorusuna gönül rahatlığıyla "şudur" diyebileceğimiz bir kaleci olmamakla birlikte, yine de en iyiyi arayayım dedim.
Yedek kaleci olmak zor, hele ki iyi bir kalecinin ardında beklemek. Şans gelmez çünkü, o kalecinin kötü oynamasını bekleyemezsiniz. Muslera'nın yaptığı gibi, zamanında Simoviç'de olduğu gibi. Yine de Hayrettin Demirbaş iyi bir yedekti, ne zaman Simoviç ayrıldı ve şans bulmaya başladı, sıkıntılar o vakit doğdu. Geçmişi çok hatırlamam ama son dönemine yetiştim, PSG maçlarını unutamam.
Volkan Kilimci'yle bir sezon şampiyonluk gördü Galatasaray, devamında da Mehmet Bölükbaşı'yla. Sonrasında Volkan Kilimci Mehmet Bölükbaşı'nın, Mehmet Bölükbaşı ise Taffarel'in yedek kalecisi oldu, 1. kaleci oldukları dönem başarı getirdiler ama güven vermedikleri için yerlerine yeni kaleciler geldi. Yedek kaldıkları dönemde ise aynı güveni verdiklerini söyleyemem, Mehmet Bölükbaşı'nın şanssızlığı Chelsea maçları oldu. Taffarel'in kırmızı kart gördüğü Chelsea deplasmanında mükemmel bir maç çıkardı ama rövanşında 5-0 yenilirken bir o kadar kötü. Sonrasında da Kerem İnan 2. kaleciliğe yükseldi.
Kerem İnan, Galatasaray altyapısından gelmiş bir isim. Potansiyel bir kaleciydi, Ümit Milli Takım'ın da kalesini korudu. Kötü bir yedek olduğunu düşünmüyorum, istese uzun yıllar Galatasaray formasını giyerdi. Taffarel'in 2000-2001 sezonunda sakatlandığı bir dönem vardır, Kerem İnan'ın ilk maçı da Monaco deplasmanıydı, felaket bir maç geçirdi ama kötü bir kaleci değildi. 2002-2003 sezonunun sonunda ise ayrıldı, oynamayı tercih etti, potansiyelinin çok uzaklarında kaldı.
Aykut Erçetin döneminin başlaması da 2003-2004 sezonundadır. Uzun yıllar Galatasaray formasını giymiş bir isim ve bana göre iyi bir yedek kaleciydi. Hayatını buna adadı, oynamak için müthiş bir çaba gösterdiğine inanmam, yoksa o da ayrılırdı, ayrılmadı. Geldiğinde genç bir gurbetçiydi, Eser Özaltındere kendisini denemiş ve beğenmişti. Sonrasında da uzun yıllar bu formayı giydi. Çok şans buldu, 2007-2008 sezonunda Orkun Usak'la birlikte şampiyonluk gördüler. Son 7 maç kaleyi devraldı ve mükemmel performansı vardı, sonrasında De Sanctis'in arkasına düştü, 2. kalecilik, 3. hatta 4. kaleci oldu, sözleşmesi bitti yarım sezon oynamadı ama geri döndü, devam etti. Tez konusu bir kariyer, daha uzun bir yazı konusu.
Richard Kingston vardı, Galatasaray'ın genç Afrikalı atağında gelen isimlerden biri. Potansiyeldi, 2. kaleciliğe kadar yükseldi ama kariyerini Galatasaray'da değil Ankaraspor'da yaptı. Türk vatandaşı da oldu, Türkiye'den gittiğinde de fena bir kariyeri yoktu, onu da kullanamadık mesela.
Fevzi Elmas'ı hatırlarım, Hasan Kabze ile birlikte gelmişti, 2004-2005 sezonuydu. Potansiyel bir kaleciydi, çok da beğeniyordum ama takas kurbanı oldu o da. Yerli bir futbolcu transfer edilirken önce altyapıdan isimler harcanır, sonrasında da böyle yetenekli kaleciler. O da bunun kurbanı oldu, uzun bir Galatasaray kariyeri olabilirdi.
Ufuk Ceylan'ı da unutamayız, namını Ümit Milli Takım'da Onur Kıvrak'ı yedek bırakarak salmıştı. Manisaspor'un potansiyel yeteneğiydi, Galatasaray'a transfer olmak için çok uğraştı, duruş sergiledi ve geldi. Sanırım hemen hemen hepimizin en umutlu olduğu yedek kaleciydi, hep bekledik onu, oynar dedik, şu dedik bu dedik ve 2010-2011 sezonunda 1. kaleciliğe kadar yükseldi ama o kötü Galatasaray'ın en kötü taraflarından biri oldu. Zapata alındı bunun için, Zapata kimdir sorarım size. Böyle bir kalecinin arkasında yedek duruma düşüyorsanız kendinizi sorgulayın. Sonrasında da 2. kaleci olarak yoluna devam etti, Muslera'nın ardında gelişme bekledik ama olmadı, kupa maçlarında gördük, bazen parladı derken o da bu sezonun başında Başakşehir yolunu tuttu, belki oynarım umuduyla ama orada da Volkan Babacan'ı kimse tahmin edemedi. Adam Milli Takım'ın 1. kalecisi oldu.
Ve geldik bugüne, Eray İşçan'dan olmayacağını anlayan Galatasaray sezon başında Sinan Bolat gibi bir tecrübeyi transfer etti. İyi transfer, kötü kaleci de değil ama şanssız maçlar çıkardı. Kupada çok şans buldu, belki formalite maçlardı ama çok şanssız goller yedi. Bu da güven sarsılmasına yol açtı ama Gençlerbirliği maçında Sinan Bolat mı Eray İşcan mı gibisinden bir soru sormak yersiz, tabii ki Sinan Bolat. Asıl sınavı bu olacak, bu maçla kendisi değerlendirilecek, belki de şampiyonluk yolunda imza atacak. Bu yüzden alınmadı mı zaten, Muslera sakatlanırsa, olmazsa gibisinden. Geçen sezon Eray İşcan kaldıramadı bunu, Sinan Bolat kaldırabilir. Ben inanıyorum..