Geldiği gün itibariyle umutlu baktığım, inandığım ve desteklediğim bir isimdi Tudor.Önce şu sosyal medya algısını konuşmak lazım, Tudor gerçekten de tutulan, beğenilen bir teknik adamdı. Tek değil, birçok teknik adam gibi. Bugün de övülen çok teknik adam var ama Galatasaray şu adamı alsın denmiyor, eğer yönetim bu yönde hareket ediyorsa suç taraftarın değil.
Karabükspor'un ligin ilk haftasında Galatasaray'a kaybettiği maçtan bu yana yakından takip ettiğim bir isim oldu. O kısıtlı kadroyla da iyi işler çıkardığını düşünüyorum, Tudor sonrası Karabükspor'un durumu ortada. Futbol için önemli bir isim Tudor, teknik direktörlük başka konu tabii. Potansiyel vaat ettiğini söyleyebilirim, Galatasaray sonrası da bir şeyler yapabilir, bilemem.
Getiriliş süreci çok tartışıldı, o konuya tekrar girmeyeceğim. Konuşulacak konu şu olmalı, Galatasaray'a gelecek seviyede bir teknik adam mıydı ya da bu iş yaz dönemi mi olmalıydı? Hajduk veya Paok dönemi parlak sayılmaz, Karabükspor performansıyla böyle bir adım atıldı. O an da kaybedilen bir sezon yoktu, hedef sahibiydik. Yaz dönemi gelmiş olsa mutlaka daha büyük bir kredi sahibi olurdu, önceki sezonun başarısızlığı da Tudor'a olumsuz olarak yansıdı.
Tecrübesizlik mi şu yaptıkları bilmiyorum, bundan sonraki kariyerinde yapacağı hamlelere göre bugüne tekrar döneriz. Galatasaray'ın yenilenmesinde önemli bir pay sahibiydi, iyi kadro kurduk. Agresif, aç, mücadele eden, savaşan bir takım. Östersunds'a elenmek faciaydı ama o enkazı çok kısa bir zaman içinde kaldırdı ve lige girişi müthişti. Agresif oynayan, amansız bir tempo sahibiydik ve lige iyi başlangıçla da eli güçlendi.
Tecrübesizlik olarak mı adlandıralım bilmiyorum, kontrol sevdası neden? Kendi futbolunu oyna, düşürme şu tempoyu, kontrollü oyun diye bir şey çıkarma. Tüm sezon koş koş halinde oynamak bence de imkansız ama Tudor ortaya çıkardığı iyi felsefeyi yitirdi. Fenerbahçe maçıyla birlikte başlayan bir kontrol ve önlem arasında tercihleri oldu. Bundan da ısrarla vazgeçmedi, büyük maç olarak nitelendireceğimiz her maçta bu yönde hareket etti. Mevzu 3'lü, 5'li savunma değil, değişen felsefedir. Takımı dizginlemesi büyük sorun.
Düşüşü Badou Ndiaye'yle adlandırmak mümkün. Fernando baskı yediğinde zorlanıyor gibi bir durum doğdu, çareyi de Badou Ndiaye'ye orta sahayı geçmeme emriyle gidermeye çalıştı. Bu onu düşürdü, devamında Fernando stoperlerin arasında kaldı, Tolga Ciğerci'nin sakatlık dönemlerinde iyice sendeledi ve iş rotasyon noktasına geldiğinde iyice çuvalladı. Sezon başında bir iştahtan söz ediyorduk, bugün hangi futbolcu aynı heyecanı taşıyor?
Tudor'un mevcut kadrodan kazanımlarının da altını çiziyordum. Linnes, Tolga Ciğerci, Garry Rodrigues ve Serdar Aziz bunlara örnek. Önce Linnes'i kesti, o arada Linnes'i kaybetmiş oldu. Bence Linnes de yetersiz ama o dengeyi koruyamadı. Tolga Ciğerci'nin sakatlık dönemleri var, maalesef tek bir alternatifi yok. Denayer diyerek Serdar Aziz'i kestiği zamanlar da var ve tüm denge altüst oldu. Garry Rodrigues ise en büyük bomba, takım o olmadan hücuma dahi çıkamıyor, peki neden Garry yedek bırakılıyor.
Futbolcuları kaybetti Tudor, Gomis harici onu seven bir ismin kaldığını düşünmüyorum. Taraftar desteğini kaybedersin de futbolcularını kaybettiğin an orada kalamazsın. Malatyaspor maçında Maicon, Belhanda ve Feghouli gibi isimlerin ruh hali ortada, maalesef insan yönetimi noktasında da sınıfta kaldı Tudor. Doğal olarak takımda kalmasının bir esprisi olmuyor, bu saatten sonra Tudor'la her şeyin daha iyi olabileceğine inanan kalmış mıydı.
Ben de bu kadar sık teknik direktör değişiminden memnun değilim. Bu süreçte her türlü teknik adamı denedik neredeyse. Tudor'la da genç, gelecek vaat eden, takımla büyüyebilecek teknik adam hakkını da kullanmış olduk. Daha uzun süreli devam etmesini ve başarılı olmasını her şeyden çok isterdim ama bu süreçte Tudor'un da yönetim kadar hatası var. Yönetimin hatası Tudor'u yalnız bırakmak, ona destek olduğunu göstermemek. Tudor'un hatası da "hata" kelimesinde, bunu kabul etmemesi, bana sorarsanız egolu hareket etmesi.
Tudor'u bir türlü kabullenemedi medya. Sezon başındaki iyi gidişatta veya kurulan takımda Tudor'un katkısının büyük olmasına rağmen o hakkı vermediler. Takımın ilk 11 kalitesinin iyi olmasına bağladılar bu çıkışı, Tudor da "bu böyle değil" demek istemiş olabilir ve yaptığı değişiklikler belki de bu yüzden. Antrenör takımıydık oysa, bunu Tudor sağlamıştı ama kurmaya başladığı o düzeni de yıkmış oldu..