Bakın şu fotoğraf çok önemli. 2010 / 2011 sezonunun enkazını kaldırmak hiç de kolay bir iş değildi. Camia olarak kaybetmeyi alışkanlık haline getirmiştik neredeyse, 2010 / 2011 sezonu da bunun zirvesi olmuştu. Sezon başında "başarısız olacağım" diye bağıran bir kadro bu, hiç şaşırtmadı. Enkazı da beraberinde geldi, haliyle o sezon 8. bitirildi.
"Kümede kal" deniyordu ciddi ciddi, kim derdi o takımın 2 sezon içinde Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Real Madrid karşısında iddia yaratacağını. Ünal Aysal'ın vizyonunun altını çiziyorum, esas payı ise Fatih Terim'e veriyorum. Fatih Terim'siz Ünal Aysal'ı gördük çünkü, maalesef etrafındaki yanlış insanların yönlendirmesiyle şu tablo yaratıldı. Şu birlikteliği sürdürsek belki de hanedanlığı konuşacaktık, öyle imkan vardı.
Neyse, bu tartışma bitmez ve benim konum değil. Fatih Terim bugün adına ihtimal, haliyle konuşulması gereken isim o. Bugün enkaz yok üstelik, hedefi olan ve ilk 11'i itibariyle iyi diyeceğim bir kadro. Hatta Fatih Terim'in seveceği karakterde futbolcularla dolu. Savaşan, tempo sahibi, agresif bir takım ve Fatih Terim'le çok daha iyisini konuşmamız mümkün.
Sürekli verdiğim örnek, Bayern Münih bir şey bilmiyor da Heynckes dönemini 4. kez başlatıyor, üstelik emeklilikten geri döndürüp. Diyorlar ya "Fatih Terim olmasa ne yapacağız" ya da "Fatih Terim'den sıkılmadık mı artık, her zora düştüğümüzde onu düşüneceğiz" diye. Aynen öyle, düşüneceğiz, gerekirse 15. Fatih Terim dönemini başlatacağız. Niye böyle bakıyoruz ki, bu camianın iyi ki böyle bir ismi var diyorum.
Zaman kaybediyoruz, ben de bunu anlayamıyorum. Dursun Özbek'in teknik direktör seçiminde tüm ipleri eline aldığı yazılıyor, kongre kararı da aldık işte. Dün gece bitirilmeliydi bu iş, hala görüşülmediyse çok büyük bir hata. Ocak ayı boş geçirilmemeli, hedef sahibiyiz ve çok önemli bir kamp / transfer dönemi var. Kongre sürecini beklemek çok büyük bir facia, umarım bu düşünceye sahip değilizdir..